Gezgin Ama Yerli

Sürekli Geçip Durduğumuz, Bir Türlü Dengeleyemediğiniz O İnce Çizgi

Şantiyede expat olarak çalışmanın kendine has tuhaf ayrıcalıkları var. Bir dakika önce SHF ile korunan çamurlu bir sahadan geçiyorsunuz, bir dakika sonra kendinizi şehirimsi bir kafede Dostoyevski okurken buluyorsunuz — sanki az önce çamuru çizmelerinizden kazımamışsınız gibi.

Peki biz tam olarak neyiz?

Üç yıl kalacağız diye geldiğimiz şehirde üç ay durup taşınan yerel mi?

Yoksa bir haftalık iş gezisi diye geldiğimiz yerde altı aydır yaşayan seyyah mı?

Gezgin miyiz? Yerli mi?

Ben o yüzden bize: Sadece şöyle bir geçenler diyorum.

Her mevsim seyahat edenler gibi, havalimanı rutinini cilt bakımımızdan iyi biliriz. Güvenlik kontrolde bizden hızlısı organizesi yoktur. Ama sözde “favori pub” nerede, unutmuşuzdur. Peter’de iki senedir yaşayıp hâlâ Hermitaj’a gitmemişizdir.

Şehirdeki en iyi pizzayı neresi mi yapıyor? Sizi anında oraya götürürüm. Ama “Дыбенко (Dıbenko) ’ya hangi renk metro hattı gider?” diye sorun.

Hiçbir fikrim yok.

Rotasyon Gerçekliği

Bu “hiçbir yere ait olamama” hali çok garip bir his.

İlk Rusya uçuşumu hatırlıyorum. O turist heyecanı, yeni bir yere inmenin o tanıdık iç çarpıntısı vardı.

Ama ilk Türkiye geri dönüşüm? Bir garipti.

Amur’daki o küçücük kamp odası, Türkiye’deki odamdan daha ev gibi gelmişti.

Kocaeli’de de öyle olmuştu. Kiralık sade bir oda, Adana’daki evimden daha benim gibiydi.




Şimdi, bir uçağa oturup çevremde Rusça duyduğumda içimden sessizce bir nefes salıyorum (sanki tüm seyahat boyunca nefesimi tutuyormuşum gibi):

“Eve gidiyorum.” diyorum.

 

Ama sonra bir THY uçağına binip o güler yüzlü “Hoşgeldiniz”i duyunca…

Kulaktan kulaga gülümseyerek düşünüyorum:




“Yıllardır gidip geliyorum ama hâlâ emin değilim: Ziyaret mi ediyorum, dönüyor muyum?”


O Meşhur “Gurbetçi” oluyorsunuz

“Ama Almanya’da Avro geçiyoo…”

Evet evet. Küçükken göz devirdiğimiz o insanlara dönüşüyorsunuz.

Diller karışıyor. Bazı kelimeler başka dilde daha kolay geliyor.

 

Bir keresinde arkadaşlarla AVM’deyiz. Alışveriş bitince markette buluşalım dedik. Ben erken gittim. Arkadaş mesaj attı: Neredesin? Ben de gayet rahat: “Magazindeyim.”

(Rusça market= Magazin, Türkçe magazin = butik/mağaza ismi gibi.)

Kızcağız AVM’de “Magazin” adında dükkân aramış 5 dakika.

 

Evde anneme sürekli “peçkayı açsana” diyorum.

Оsin’e “Good boy, молодец, annecim” diye sesleniyorum. Tek nefeste.

 

Ve sonuç:

– Yerli sorar: “Nerelisin?”

– Havaalanı personeli: “Demek ki buradan.”

– Türkçede boşluk var. Rusça tam değil.

– Düşünceler? Tamamen karışık.

 

Kahveyi yerli gibi sipariş edersiniz. Bahşişi turist gibi verirsiniz.

Ve artık hangi kaldırımda durmanız gerektiğinden bile emin değilsinizdir.

 ⸻

Oligark… Ama tam da değil

Parayla ilişkiniz çok garipleşir.

Sahadaki evde mini bir oligark gibisiniz. Dolapta havyar, marine yengeç, yurtdışından getirdiğiniz pahalı peynir. Kendinize eski para gibi davranırsınız.



Ama Türkiye’ye inince?

Hiçbir şeyin “çok mu, az mı” olduğuna karar veremezsiniz.

Ne burada, ne orada.

 

Her şeyi dolara çevirmeye çalışırsınız.

Ama kur?

Bugün iki, yarın beş.


Sonunda gayriresmî gurbetçi mottosunu benimseriz:

“Varken harca. Yokken aç kal.”

Bazı haftalar her gece dışarıdasınız. Sushi, kulüp, sanki yeni bir şirket satmış gibi herkese bira ısmarlamalar.

Diğer haftalar?Dolaptaki yumurta kartonuna bakıp

“Sipariş mi versem, yulaf ezmesi mi yesem yoksa , aç mı yatsam?”

 Outro: Farklı Bir Keşifçi Türü

Günğn sonunda….

“Evinizi” yanınızda taşımayı öğrenirsiniz.

Hızla uyum sağlarsınız, ama her seferinde biraz daha derine kök salarsınız.

Yolda da olsanız bir cep dolusu rutin yaratmayı başarırsınız.

Artık “Nereye aitim?” değil,“Burayı nasıl kendiminkine çeviririm?” diye sorarsınız.

Ve seyahatin kendine özgü bir ritmi olur.

Yani evet — ben bir seyahat blog yazarı değilim.

Ama farklı bir kaşifim.

Kendi keşif tarzımı paylaşmak istiyorum.

Aile yazlığında dinlenmek bile bir vlog olabilir. Yarı karla kaplı endüstri kasabasındaki bir cuma bile anlatılacak bir hikâyeye dönüşebilir.

 

Bir Ekspatın garip keşif dünyasına hoş geldiniz.

Sıradaki durak: Svobodny.

Adı “özgürlük” demek ama yaşadığım en garip, en sevilesi hapishane.

Next
Next

Kalite Şefi ve Köpekçik: 3 Günlük Rotasyon Arasında bir Aşk